30 Eylül 2013 Pazartesi

son sigara


ah aşk!
bir topluluğun fotoğraf çektirdikten sonra
dağıldığı
an.

ah muhsin ünlü


sevgiliye mektup yazmak isteyip hata yaptığında buruşturup atacak sayıda beyaz kağıdı olmadığı için günlerce bekleyen bir garip gözü yaşlı bir adamım. elimde tek bir kağıt, tükenmez kalemimle bakışır dururum. 
"tek yön" tabelası hatasız yazmayı gösteriyor.
park yasak diyor hatalı kelimelerin siyah duvarında asılı tabeladaki işaret.
tüm hata yolları kapalı. aslında hayatımı düşününce fazla korkmamam gerektiği geliyor aklıma. baştan sona hata dolu bir hayat. hayat konusunda olmasa da hata konusunda oldukça tecrübeliyim.
hayatın da buruşturulup atılacak bir başka nüshası yok ki! insanın hayatını buruşturup atanlardan geçilmeyen bir dünyada elimizde tükenmez kalem. yaz yazabildiğin kadar.
sayfamdaki her nokta gözümün önüne gelen ömür feda edilesi gözlerin gelmesindendir. her virgül bir
gözyaşı.
gereksiz yere
satır
at
lamışsam eğer neşet usta yanık yanık türkü söylüyordur kulaklığımda.
her şeye inat, yaşamak geliyor içime bir yandan. neyse ki fazla uzun sürmüyor. yakıyorum sigaramı bir dostumun hediye ettiği çakmakla. aklımdan
geçen istek gülümsetiyor beni:
çay edebiyatını sevmeyen bir başka güzel dostumla çay edebiyatı yapasım geliyor. çayı çok seven biri olduğumdan değil, çayın birleştiriciliğine inananlardan olduğumdan.
dört
bir
yana
dağılan
dostlarım
aklıma geldiğinde çayı düşünürüm. sanki çayı demlemeye başlasam demini aldığında demliğin etrafında
yedi
kişi bitiverecekmiş gibi.
haa bir de ilkliğin tekrarlanabilir olmasının dünyayı güzelleştireceğini düşünenlerdenim! her boğazdan geçişimin ilk geçişim olduğunu düşündükçe bile heyecanlanıyorum.
neyse sonuç olarak bir başkasının paketindeki son sigarının alınmaması gerektiğine inananlardanım.
tabii ki o bir başkası dost ise o son sigarayı kendi verir zaten.
hadi eyvallah.











"kırtlama çay"                
          

erkek muhabbeti-6


erkek muhabbeti-6
-...sözünü kestim kusura bakma, hemcinslerime bir uyarıda bulunabilir miyim?
-buyur.
-bi' kızı tavlamak için çok uğraşmasınlar, olağanüstü yöntemler denemesinler.
-sana ne oğlum.
-öyle diyemezsin aga. şimdi o adam o kızı tavlayamıyor. sıradaki erkek kardeşimiz ne yaparsa yapsın hanım kızımız beğenmiyor, haliyle o da tavlayamıyor. sonra kızımız "artık zamanı geldi; yaş kemale erdi." diyerek saçma bir adama evet diyor ya da evde kalıyor.
-yazık lan, kızlar evde kalmasın. bunu onlara yapmaya hakkımız yok.
-erkek milleti işte hep zarar.
-erkeklere de yazık ama. düşünsene bi' kızı isteyen 4. erkeksin, hiç şansın yok.
-ilk 3'e girmek lazım yani. öyle mi diyosun?
-yooo, madalya falan yok bunda.
-heee tamam.
-alakası yok ama şimdi biz böyle konuştuk diye millet "bu öküzler kadınlara obje gözüyle bakıyor." demesin.
-alakası yok.
-milletin ağzına bir şey yapamazsın.
-öyle tabi, yanlış anlayan herkesten özür dilerim.
-nasıl olur da suçsuz olmana rağmen özür dilersin?
-bir sarhoş samimiyetiyle özür dilerim.
-sarhoşlar samimi midir? sarhoşlar özür diler mi? her sarhoş 'öpücem' der mi?
-sarhoş ve aşık bir adamdan daha samimi olamazsın. sarhoşlar özür dilediği için bile özür diler. hepsi demez.
-şu çok önem verdiğin samimiyet nedir?
-ne olduğunu bilmiyorum ama çok ihtiyacım var.
-niye lan dallama. çok sevdiğin eski ve yeni arkadaşların yok mu senin?
-özür dilerim.

                                         blue

27 Eylül 2013 Cuma

piçsizlik hanı


Karın ağrısı. Sadece haddinden fazla abur cubur yiyen çocuklarda olmaz. Bacağı kırılmış atların, annesi ölmüş kaplumbağaların, terk edilmiş kadınların, ışıklı ayakkabısının ışıkları sönmüş çocukların, ölemeyen adamların, kaybetmeye aşina adamların, gelinciğin al yaprakları kadar naif olan hayallerine köpekler işeyen adamların da karnı ağrır.
Aşık adamların karnı zamanı gelince ağrır.

Aşk insanı yorar; sevişebiliyorsa belini yorar, sevişemiyorsa kalbini yorar. Aşk kadını güzelleştirir; kadın ya doyulamayan güzellik olur ya ulaşılamayan. Aşk adamı köpekleştirir. Her civanmert hayatında en az bir kere bir orospuya aşık olur. Sulu dünyanın en doğru yalanıdır ki, kahpe kahpedir. Bir orospu için; sırf dilek tutabilsin diye geceleyin gökyüzündeki tüm yıldızları teker teker kaydırabilirsin ve hayallerinde sana da yer versin diye beş vakit namaza durup dualar edebilirsin, göğsünden fışkıran kan kırmızı çiçekleri toplayıp Kleopatra’yı kıskandıracak taçlar yapabilirsin. Aslında yolunda giden tek şey zamanı geldiğinde karnının ağrımaya başlamasıdır. Senin olmamaya meyletmiş bir kadını asla durduramazsın. Derinin üzerindeki tüm porlardan dayanılmaz alevler saça saça kızgın çiviler dökülür. Ölürcesine uyumak istersin. Sen hissizleşmek istedikçe, aşık olduğun orospunun sana gözlerini dikmiş halde kıllı göbekli adamlar altında zevk çığlıkları ata ata orgazm olması bunu engeller. Çöp kutusuna atılmaya bile tenezzül edilmeyip yol kenarına fırlatılmış kırık bir naylon leğen kadar varlığının hiçe sayıldığına şahitlik edersin.
Bir hikayede lüzumsuz adamsan kendini bok gibi hissedersin. Çünkü bir orospuya aşık olmuşsan kendi celladına domalmışsın demektir.

Güzel bir abinin dediği gibi ‘’Geçer elbet efendim; bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer. Ama mutlaka geçer.’’ mi? Yoksa güzel bir sefilin dediği gibi ‘’ bu acı hiç geçmiyor lan’’ mı? Uzun lafın kısası ben bu aşk denen illetin de Leylaların da ta amına koyyim.




                                                                                                              ''alengirli silindir''

23 Eylül 2013 Pazartesi

erkek muhabbeti-5


erkek muhabbeti-5

-aynı anda farklı iki kadına aşık olan adamların hikayesini çok seviyorum.
-aşık olan adamların hikayesini çok seviyorum.
-sen hiç aşık oldun mu?
-heee.
-nasıl bi' şey?
-"ben geri zekalı mıyım aşık olcam?" diyen adam çok haklı.
-şu fantastik aşklar sadece filmlerde oluyor yani?
-kitaplarda da oluyor, gerçek hayatta da.
-gerçek hayatta?
-çok daha fazlası, çok daha büyüğü oluyor ama aşığımız derdini anlatamıyor ve sıkıntı giderek büyüyor.
-sıkıntının büyümesi aşkın da büyüyeceğini göstermez yalnız.
-hasssiktir, çok haklısın lan.
-ama bu bana pratik bir fayda sağlamıyor.
-nasıl bir şey bekliyordun paşam?
-10 tane kız koşarak bana gelsin.
-10unun da 10 parmağında 10 marifet olsun mu?
-saçma ojeler olmasın yeter.
-oje, kadınların kadınlar için süslendiğinin en büyük kanıtı.
-açıklayabilirsin?
-sen herhangi bir ortamda kadınların parmaklarına bakan bi' erkek gördün mü?
-ortamda bi' kadın varsa ben neden erkeğe bakayım oğlum...

                                                                                       blue

22 Eylül 2013 Pazar


BİR ZAMANLAR ANADOLU'DA
Yollar, babasının bacaklarına sarılan kız çocukları gibi dağ yamaçlarına sıkı sıkı yapışmış.
Sarının kahverengiyle nikahı eski zaman krallarının tülü baş kahinleri tarafından kıyılmış.
Toprak, çoban çeşmeleri ve çeşme etrafındaki yeşillikleri ziynet olarak kollarına gerdanına takınmış.
Güneş eski bir kırgınlıkla içi buruk ve mayhoş, puslu sözleri olan türküler söylüyor yerdekilere.
Ve rüzgar gözden çıkarılmış evlatlar kadar öfkeli, bilhassa geceleri.
İnsanlar tabiatla tek yumurta ikizi. Her birbirini seven kardeş gibi kanıksanmıştır yaz kış didişmeleri.
 ve bu didişmeler bağlar onları birbirlerine en az tırnaklar arasında kalan topraklardan kadar.
Eskiden de eski bir ahittir aralarındaki. Ölü bir insan, vadesi dolunca yani  saklanır kardeşinin içine.
*    *   *
katil olmak soğuk duş gibi.
önce ellerini uzatıyorsun suya.
ayaklarını sonra .
ve bir anda tüm vücudunla katilsin. soğuk bir acı duyuyorsun. diken diken oluyor yüreğin. hissetmiyorsun sonra.
az önce canlı kanlı nefes alan mahluk, evlerde duran anlamsız biblolar kadar boş duruyor karşında.
karıncalanma oluyor beyninde.dipten bir orgazm çığlığı duyuluyor.
bir sigara, bir tane daha. sonra dumanlar arasında şimşekler çakıyor.ve ruhundaki kabartılar eski bir ayinden kalmış ikonlarla selamlıyor seni.
titreme periyotlar halinde oynanıyor teninde ve ima yoluyla mola istiyor gözlerin.
tiz bir ses.uzunca.upuzun.çınlıyor.dalgasız.kıpırtısız denizler gibi.
yavaşlıyor bakışların.
tiz ses bir ses yankılanıyor dağların arsında .metalik fosillerinden kalma atalarının.ipince.çıldırtıcı.tebeşirleri sürüyor kötü çocuklar tahtaya.
*  *  *
bir zamanlar Anadolu da sıkıcılığın, kavrukluğun, zihinlerde birikmiş kültür fosillerinin  tam ortasında insan insana ve insan tabiata karşı iç savaşlar verirken,yine de onca gürültü içinde bile bir cesetin kıyısında taşıdığın kavunları akşam gizli saklı kuytu köşelerde yaptığın alemlerde yersen,
bir zamanlar Anadolu da böyle bir hikaye geçerse başından ve kim bilir belki anlatırsın ilerde çocuklarına fena mı olur?


 NOT: film tavsiyeleri kişisel beğeniler üzerinedir.yaşamak gibi.teşekkürler..


                                                                                                                                 ali yasir   








15 Eylül 2013 Pazar

bok yolunda kupa arayışları

lige kesin şampiyon gözüyle bakılmanın verdiği götü kalkmışlıkla başlayan galatasaray hala iki eliyle bir siki doğrultmuş değil. büyük paralar harcanarak kurulan takım 3 hafta üst üste puan kaybetti. her ne kadar zorlu deplasmanlar da olsa böyle bir takımın en azından umut vaad eden bir oyun oynaması gerekirdi. ayrıca yabancı kontenjanının galatasarayın önünü kestiği bir gerçek olmasına karşın stratejik transfer yapılmaması lig adına büyük hatadır.
bu sene ligdeki diğer takımların da maçlarını izlediğimizde kaliteli ve keyifli maçlar görmek mümkün. hatta maddi olarak kat kat üstün olan galatasarayın bile oynayamadığı futbolu anadolu takımlarında bile görebilirsiniz.
bu sene özellikle beşiktaş dikkatleri üzerine çekti. çok az bir bütçeyle etkili ve yerli ağırlıklı bir takım kurdu. etkili bir teknik direktör ile takımı ligin en iddialı iddialı takımları arasına getirdi. takır takır da oynuyor.
galatasaray ali adnan'ı alamadı, adam coşturuyor. hele ki sol bek eksikliği olan bu dönemlerde ali adnan'ı elinden kaçırdı. kontenjan sıkıntısı riera'nın gönderilmesiyle çözülebilirdi.
bir diğer isim kerim frei oldu. bunun yanında gökhan töre de özellikle yerli olması bakımından takıma gidebilecek oyuncular arasında olabilirdi.
sonuç olarak henüz lige hazır olmayan ve bir an önce hazır olmasa bok yoluna giden bir galatasaray var şu anda. ama yabancı kontenjanı olmaması ve şampiyonlar ligi havasının takıma ayrı bir gaz vermesi sebebiyle şampiyonlar liginde birşeyler yapabileceğinden umutlu olduğum galatasaray da söz konusu. herşeyi zaman gösterecek.
şimdi biraz da tribün havası için sözü hangi takımlı olduğunu anlamadığım ama çok samimi bulduğum genç kardeşimize bırakıyorum:















"üç korner bir penaltı"