8 Kasım 2015 Pazar




DÜŞ'TÜN
rüyaydı
bi bardağa doldum.
içimdeki hisler taşırdı bardağı, ellerine sızdım. ellerinde var olmak ne güzeldi ta ki gözlerinin ışığında sarhoş olana kadar.
karalığına saklandım sonra saçlarının. saçların ki bana denizleri hatırlatır kaybolmak isterim.saçlarının dalgasında var olmak isterim.
sonra bi zaman geldi ve sende olmak ama seni görememek hissi içimde hafakanlara dönüştü.boşluğa bıraktım kendimi. tekrar görebilmekti seni tüm isteğim.
bir derenin soğuk sularında buldum kendimi. 
fidanlar suladım. çiçekler açtım, uzun yolları olan, sarı yeşil dağların eteklerinde. 
seni tekrar görmek için sadece seni onca yolu geride bıraktım. 
ve bir gölün sakinliğine uğradım. düşündüm sonra seni.ellerini, gözlerini, sesini... bilgelerde sabrımı gençlerde tutkumu tazeledim. gün batımlarında seni düşledim.
bi sabah bulutların içinde uyandım.maviliklerin içinde kahkahalarının büyüsünü anımsadım ve yüzünü düşündüm. yüzündeki kıvrımlardan anlardım hüzün yüzüne dik uzanırdı ve neşeli koyları vardı can sularıyla dolu.
yeryüzünde yağmur bekleyenlerden daha çok bekledim gökyüzünde yağmayı ve dua ettim sana gelmek için.
rüzgarlarla kısa süreli ittifaklar yaptım. aşktan anlamayan bazı rüzgarlar vardı tabi, beni hırpalayan alay eden başka yerlere savuran. 
ben meltemlere sığındım sam yellerinin sıcaklığında avundum. ümidim ve gökler karamaya başlamıştı. bir ses ayılttı beni. bir ışık parlattı ümitlerimi. dikkatsiz bir bulut çarpmıştı bize.
yağacaktım sana.
sırılsıklam.
kıpır kıpır.
herkes kaçacaktı benden bilirdim.
ve severdin sen yağmuru ellerinle tutmak isterdin. 
ellerin ahh o bir demet çiçeği tutarken çiçekleri utandıran güzellikteki ellerin.
sana yağmanın heyecanını anlatmak isterdim.

rüyaydı.
uyandım.
sırılsıklam uyandım.
bir bardak su doldurdum.
hala aklımdaydı adın.

blank

4 Kasım 2015 Çarşamba

aralanan karalamalar


iki kelimeyi bir araya getiremiyorum. bir şeyler anlatmak isteyip de kalemi elime aldığımda kendimi boş bir sayfayı karalarken buluyorum. tek anlatabildiğim bu. belki de tek anlayabildiğim bu olduğu için dünyadan. bir zaman sonra dönüp de o karalamalarıma baktığımda o ruh halimi anlıyor olmam asıl garip olan. karmaşıklığa alışmışlık mı dersiniz? hayır, hayır; bence bir anlama gelmiyor. zaten her şey bir anlama gelecek diye bir şey yok.
bu kadar susarken, yine de susmaya hasret; bu bir başka susmak olmalı. nefes almak isteyen çaresiz genç bir kadının susması gibi. kimileri bunu tehlikeli bulur. ben bulmam. bir kadın susuyorsa bu sadece o kadının susan bir kadın olduğunu gösterir. eşyalar, insanlar, hareketler ve durumlar onlara anlam yüklediğimiz kadar varlar.
böyle konuştuğuma bakmayın bir sikimden anladığımdan değil. çoğu zaman çoğu şeyin çelişkilerle dolu olduğunu düşünürüm.
ben de çelişkilerle doluyum. bir dakika! dolu mu? bu tamamen boşluk. evet çelişkilerle boşum ben.
düşüncelerim değersiz. değersizim büsbütün. tek bir faydam yok ne etrafımdakilere ne de dünyaya. yazamıyorum da zaten. eskiden saçma da olsa iki satır bir şeyler yazardım. sonra aşık oldum. ve bitti.
bitti mi gerçekten? burayı da sil. bunlardan bahsetmemeliydim size. ama bahsetmemem gerektiğini bilmeniz için birazcık bahsettim işte.
söyleyecek çok şeyim olduğunu hissediyorum. aynı anda söylenecek hiçbir şeyin olmadığını düşünüyorum ya da söyleneceklerin zaten söylenmiş olduğunu.
sıkıştım kaldım.
hislerim ve düşüncelerim arasında.
gittikçe daralan bir boşluk burası.
kaçmaya çalışırken geçmişime takıldı ayağım, tökezledim, burada kaldım.
size daha önce bu ülkeden bir bok olmayacağını söylemiş miydim?
ben de biraz bu ülkeyim işte.

-ağyar-