
Titanik'de
olmak ölmeye değer belki?
yapamadıklarımızla örüyoruz duvarlarımızı.
söyleyemediklerimizle.
o kadar çok şey var ki elimizde zamanı da onlardan
biri sanıyoruz.
evren genişliyor zaman akıyor biz kendi
duvarlarımızı kendi ellerimizle sözlerimizle örüyoruz.
tutkusuz bitkin solmuş kapı ardında kalan çöpler
gibi yaşıyoruz.
maviliğinden kam alamadığımız göğün yağmurundan gam
alıyoruz.
yağmurda ıslanmanın, kollarımızı açıp gökyüzüne mekanı
sonsuza yaymanın huzuruna dalamıyoruz da kendimize sığınak buluyoruz.kaçıyoruz.
düşünüyoruz sonra ve kendimize bir duvar daha
örüyoruz.
her şeyden kaçarak herkese susarak başımızı başka
yöne çevirip gözlerimizi içimize devirip karanlık puslu mekanlarımıza dönüyoruz.
bir kıpırtı görsek ayıplıyoruz bir ateş harlasa
korkuyoruz.oysa zaman akıyor ve esaretten farksız hayatlar yaşanıyor.
söylemediklerimize esiriz.yapmadıklarımıza.
ertelediklerimize esiriz.
bugün gidemediğimiz o şehir şehrin
sokakları.sokakları arşınlayan insanların hayatları hiç bir zaman bugün gibi
olmayacak.ve biz yakalamak yerine hayatı kalıplarımıza sığınıyoruz.
sanırım insanlar bir çift göz uğruna gidilmedik yer
kalmayınca kadar gittiklerinde mutlu olacak.
oysa rüzgardan titrese perdemiz şiddetle ve korkuyla
kapatıyoruz pencerelerimizi.
gülümseyen bereli kadını görebilecek miyiz bir daha?
sustuk ve gece ona söyleyeceklerimizi düşündük ya hani .ne önemi var şimdi o sözlerin?
sustuklarımızla duvarlar örmenin?
okumadığımız hayatlar dokunmadığımız insanlar ve tüm
beklediklerimiz pişmanlık sütunları oluyor kendi kalelerimize.
yapamadıklarımızdan duvarlar yapmaya devam edecek miyiz?
bir nefes alıp geceden, duvarlarını teker teker
yıkabilecek miyiz?
tutup elinden hayallerimizin tutkularımızın aşklarımızın hadi gel diyecek miyiz?
ihtiraslarımızın bedelini göze alabilecek miyiz?
ne dersiniz?
Titanik de olmak ölmeye değer belki.
green 'e itafen yazılmıştır...
blank