29 Mayıs 2014 Perşembe


gece

hani gece örterdi tüm sırları
renkli şekerlere özendi hislerim
ağızda dağılan.

hani karanlık saklardı hırsızları
ilk bakışın canlanıyor hayalimde
kalbimi çalan.

hani sesleri uyuturdu gece
efsunlu sözler fısıldıyor resimlerin
renksiz dudaklarından.

hani gece muştusuydu gün ışığının
titriyor kanlı güvercin gövdesi umutlarım
yolda vurulan.







25 Mayıs 2014 Pazar


                                        MORİTENTES'İN SESLERİ
         Gece boyu düşündüm. bir  beyaz farenin arkasından seneler boyu gitmek bana ne kazandırırdı.Sahillerin sahibi dünya dolusu kum varken ben neden elimle kazıdığım toprağı bir ışık uğruna tünelin açık olan ilk ucuna toplayayım ki.
         Gece boyu ağladım karanlık bir arka odada. Kendimle sessizce konuşa konuşa ağladım.Duvarlarda kıpırdayan gölgeler yoktu .Işığın olmadığı yerde gölge ne arasın.Kafamın içinde dolaşan gölgeleri kimse göremez.Çünkü en kapalı yer beyinlerdir.Beyinlerin demirden milyonlarca kilidi var.
         Bu sabah apartman sahibi bayan Turensi ellerinden bir şey gelmediğini bağıra bağıra anlattı kır saçlı bir adama. Ben bunları gece gölgelerin hiç gelmediği duvarların arkasından istemeyerek de olsa duydum.Kim bir bağırmayı duymak ister ki.Bir kavganın etrafına toplanan hastalıklı ruhlar mı? Onlar bağırılanları duymak değil hareketleri izlemek için toplanırlar.Ben  bayan Turensi'nin el hareketlerini ve yüzündeki ifadeyi eksiksiz hayal edebilirdim ama etmedim.O bağırmalar bir taşralı kavgasından daha samimiyetsiz ve göstermelikti. Ne kadar da amatör oyunculardır şu şehirli züppeler.
         Gece boyu delirdim.Bir anda delirir insan diyenler halt etmiş.Beni yıllardır duyduğum tahtakurusu sesleri delirtti.Gece boyu bu deliliğe yeni boyutlar kazandırdım. Evi yıkılmasın diye bin türlü takla atan herifler mi delirsin, benim gibi evi her gün tahtakurularınca yenilen adamlar mı? Tahtakuruları dünyanın en büyük illeti.Atom bombasıymış, internetmiş, uyuşturucuymuş bunların hepsi yalan.Varsa yoksa yemek ve uyumak olan hayatlarıyla biz insanların hayatını ve babamdan kalan bu iki odalı apartman dairesini yiyen tahtakuruları belanın en büyüğü. Hey şişko bakkal,dükkanın bir gün ama bir gün yok olacak ve sen bunun farkında değilsin.Bayan Turensi de değil. Diğer baylar ve bayanlarda farkında değiller.Onlara tahtakurularını ve hayatımızı yavaş yavaş yok ettiklerini tane tane anlatmaya çalışsam da bir işe yaramıyor.Kimse beni ciddiye almıyor.Onlara inanmıyorlarsa Güvercin Sokağındaki bu apartman dairesine gelmelerini ve tahtakurularını görmelerini söylediğimde koca ağızlarını açıp ya bana küfürler ediyorlar ya da dalga geçiyorlar. Bilmediklerine ve görmek istemediklerine hep böyle yapıyor bu sözde akıllılar.
_tahtakurusuymuş hadi oradan pis deli senle mi uğraşacağız
_defol seni maymun suratlı
_tahtakuruları da böyle benim gibi karnı doyunca geğiriyor mu? keh keh keh peh peh peh. Zavallı akıllılar.
         Bir gün bayan Turensi kapımı çaldı ve tahtakurularını görmek istediğini söyledi.Ona tahtakurularının görünmez birer canavar olduğunu ve şuan uyuduklarını eğer bayan Turensi gece benimle kalırsa tahtakurularını duyabileceğini söyledim. Bayan Turensi kırışmış yüzündeki çizgileri iki yana çeken bir tebessümden sonra bu gece işi olduğu için benimle kalamayacağını ama en yakın zamanda tahtakurularını duymaya geleceğini söyledi. Zamanın göreceli olduğuna bir işaret olmalı ki bayan Turensi nin geldiği günden bu yana tam 2 ay geçti.Bunun hesabını nasıl tutuğumu size anlatacak değilim. 


.....devam edecektir.



pink



1 Mayıs 2014 Perşembe




ÖLÜ GELİN
kuru görüntü toplandı kasabaya
eleği çivide kadınların yüreği delik
yıkık evlerin tepesinde otlar yabani
ölü toprağı tozuyor atlar, karmaşa
atların sırtında çalıdan yeşil gelinlik
kasaba kadınlarını ağlatıyor sala sesi

düğünü tez ölümü sonsuz kasabada
ikircikli değildir yaşam emek şart
sudan bahane yerine nefes devşirir kadınlar
emekleri kara kalemle resmedilir isli duvarda
sevdasını gizler, oyalar yazmasına dert
düğünü beklediği günden ölümü yudumlar






pink