4 Kasım 2015 Çarşamba
aralanan karalamalar
iki kelimeyi bir araya getiremiyorum. bir şeyler anlatmak isteyip de kalemi elime aldığımda kendimi boş bir sayfayı karalarken buluyorum. tek anlatabildiğim bu. belki de tek anlayabildiğim bu olduğu için dünyadan. bir zaman sonra dönüp de o karalamalarıma baktığımda o ruh halimi anlıyor olmam asıl garip olan. karmaşıklığa alışmışlık mı dersiniz? hayır, hayır; bence bir anlama gelmiyor. zaten her şey bir anlama gelecek diye bir şey yok.
bu kadar susarken, yine de susmaya hasret; bu bir başka susmak olmalı. nefes almak isteyen çaresiz genç bir kadının susması gibi. kimileri bunu tehlikeli bulur. ben bulmam. bir kadın susuyorsa bu sadece o kadının susan bir kadın olduğunu gösterir. eşyalar, insanlar, hareketler ve durumlar onlara anlam yüklediğimiz kadar varlar.
böyle konuştuğuma bakmayın bir sikimden anladığımdan değil. çoğu zaman çoğu şeyin çelişkilerle dolu olduğunu düşünürüm.
ben de çelişkilerle doluyum. bir dakika! dolu mu? bu tamamen boşluk. evet çelişkilerle boşum ben.
düşüncelerim değersiz. değersizim büsbütün. tek bir faydam yok ne etrafımdakilere ne de dünyaya. yazamıyorum da zaten. eskiden saçma da olsa iki satır bir şeyler yazardım. sonra aşık oldum. ve bitti.
bitti mi gerçekten? burayı da sil. bunlardan bahsetmemeliydim size. ama bahsetmemem gerektiğini bilmeniz için birazcık bahsettim işte.
söyleyecek çok şeyim olduğunu hissediyorum. aynı anda söylenecek hiçbir şeyin olmadığını düşünüyorum ya da söyleneceklerin zaten söylenmiş olduğunu.
sıkıştım kaldım.
hislerim ve düşüncelerim arasında.
gittikçe daralan bir boşluk burası.
kaçmaya çalışırken geçmişime takıldı ayağım, tökezledim, burada kaldım.
size daha önce bu ülkeden bir bok olmayacağını söylemiş miydim?
ben de biraz bu ülkeyim işte.
-ağyar-
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
yazamadığının farkında olman güzel
YanıtlaSileyv.
Sil-ağyar