11 Mart 2021 Perşembe

 




BİLGE VE ADAM-7

Uzun bir yolculuk sırasında Bilge Adam’a sanki bakkala “iki ekmek verir misin” diyormuş gibi “bir hayal kime emanet edilebilir ki ölürken” deyivermişti. Sonrası kopkoyu bir suskunluk. Karanlıktı Bilge. Gözleri gibi, saçları gibi.  Odasına çekilir, sayfalar dolusu yazar sonra yazdıklarını kara delik olana kadar karalardı. Şaşırmak Adam’a düşmüştü, uçuşmak Bilge’ye. Tavana diktiği gözleriyle yattığı yerden uçardı Bilge. Fonda saatlerce çalan aynı ezgi kanatları olur, hayal aleminde gezinir dururdu. Sonra kalkıp bir resme başlar, bir fil çizerdi mesela. Adam onca hayal alemi yolculuğunun bir filde neticelenmesine şaşırır, Bilge’nin birbirine karışmış saçlarını tarayıp çözdüğü gibi çözmek isterdi filin geldiği yerin gizemini.

Bilge alelade bir söz gibi bir hayali emanet etmekten bahsedip sustuğunda, bu cümle bir fil gibi oturmuştu Adam’ın içine. Sonra ölmek niyeydi, emanet etmek niye? Bir filmden, kitaptan, andan mı türetmişti bu soruyu Bilge, yoksa?

Dağılmak Adam’a düşmüştü, dağıttığı yerleri müstehzi izlemek Bilge’ye. Bir zaman sonra Adam’ın içine bıraktığı filin üzerine bir kurdele takar gibi kahkahayı basmıştı Bilge. Adam korka korka bu gülmeceye dahil olmuş, sonra ilk gördüğü benzinliğe kırmıştı direksiyonu.

Bilge’nin tuvaletten çıkmasını beklerken soğuk, Adam’ın yüzünü tokat gibi yakmış aklına bir keşke bırakmıştı.

Keşke hayatın da dinlenme tesisi olsa yorulunca nefeslense insan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder