BİLGE
VE ADAM-4
Bilge haylaz bir çocuk gibi koştururdu
Adamın içindeki çiçek bahçelerinde. Ezilmiş çiçek mezarlığıydı Adamın kalbi.
Birinin kalbinin yumuşaklığında dolaşmak başka bir özgürlük veriyor olmalıydı. Bilge’den
uzak dursa, çiçeklere ömür boyu iyi bakacak birileri çıkardı. Oysa kırılan çiçekler, ezilenler, koparılanlar,
örselenenler Bilge'nin umurunda değildi. Bir başka hayat umudu Adamı Bilge'nin
yanında tutardı. Kış çiçeğiydi umut. Koparıldığı yerden bir daha çıkardı. Adam
bazı geceler tenha sokaklarda dolaşır ve Bilge'nin kalbinde gezebilmenin
provalarını yapardı. Şarkılar söyler, adımlarını sayar, hayali sahnelerde
hayali diyaloglar kurardı. Uzaktan biri görse deli sanırdı ya, kimseler
görmezdi Adamı. Bilge dahi Adama bakarken Adamın arkasında bir şeyler varmış da
ona bakıyormuş gibi bakardı. Camları kendine yakın hissederdi Adam. Bilge
lütfedip de konuşursa, elindeki taşlarla tuzla buz ederdi karşısındaki camı.
Adam kendi kırıkların toplardı üşenmeden. Yenisiyle değiştirir tekrar gelirdi
Bilge'nin karşısına. Ne yaptırmıyordu ki aşk Adamlara. Kimisi ölüyor, kimi
türkü söylüyordu yaralarına.