Yalnızlık ve Beden Eğitimi
Annem, diye düşündü. Tırnak makasını masaya doğru fırlatırken.
Annem olsaydı. Parmaklarımı avcuna sıkıştırıp kesseydi. Tırnaklarımı.
Aralarına hiç kimse dolmuş tırnaklarımı.
Boş bir buzdolabının, boş bir odanın, boş bir sokağın, boş bir stadyumun, boş bir Kenya’nın, boş bir Jüpiter’in, boş bir midenin bağırabileceği kadar öfkeli, şiddetli ve ince haykırdı.
Kesseydi tırnaklarımı!
Oysa küçük bir sümüklüyken bile yememişti tırnaklarını. Annem tırnaklarını yersen karnında kurt olur dedi. Midesinde tüylü, kocaman pençelerini yalayan, sivri dişlerini gösterirken gözlerinden hırlayan korkunç bir kurdun gezindiğini düşünüp kusmuştu.
Beni yemeye midemden başlayacaktı.
Onu yemeye kalbinden başladı, aklını yedi, ciğerine işedi.
Tırnak makasını masadan alıp çöpe attı.
Çöpten aldı. Pencereden attı. Bahçeye düştü.
Tırnak makasım olmazsa annemi de istemem, bir insanı da göresim gelmez.
Sandı.
Hiç kimsesiz tırnak aralarına yalnızlık doluştu.
Yedi tırnaklarını, kemire kemire acıttı. Midesi boşlukla büyüdü.
Midesindeki onlarca kurdu tırnak diplerindeki yalnızlıkla dölleyip yüzlerce yaptı.
Her akşam lavaboya gidip parmaklarını teker teker boğazına sokup tırnaklarının kokusuna gelen kurtları kustu.
Ağzı salyalı gözleri ateş kurtlar.
Kurtlar uludu.
Çarşafsız yatağında her gece dişi bir kurtla sevişti.
Kurtlar uludu. Günler geçti.
Odanın her köşesine birbirini yiyen vahşi kurtlar çöktü.
Dişi kurtlara şarkı söyledi. Gece yırtılınca geceye şarkı söyledi.
‘’ Yalnızım ben çok yalnızım.. Buymuş benim alın yazım.. İster uzak ister yakın... ’’
Ağzı yırtılana kadar şarkı söyledi.
Avazı çıktığı kadar şarkı söyledi.
Aklı çıktı.
Bir daha sesi çıkmadı.
F.Y.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder