her sabah olduğu gibi bu sabah da yedi otuzda çalan alarmla uyandı. her sabah olduğu gibi bu sabah da mutsuzdu ve birkaç dakika hayatı sorgulayarak güne başladı. ağzı bok yemiş gibiydi ve ağzının foseptik çukuru gibi koktuğundan da emindi. hızla elini fesleğenine attı, ıslak olup olmadığını kontrol etti. kuruydu. biraz okşadı ve kokusunu hissetti. sonra fesleğenini suladı ve kalkıp duş alıp hazırlandı.
yedi elli beş. birkaç parça bişeyler atıştırıp kravatını henüz düzeltmeden kendini dışarı attı. her sabah sektirmeden sekizi iki geçe duraktan geçen otobüse yetişmek için hızlı adımlar attı.
sekiz yirmi dokuzda ofisindeydi ve yine berbat selamlaşmaları yapıyordu. herkese sahte bir şekilde gülümsemek ve günaydın demek zorunda hissediyordu. arif beyin masasındaki fesleğene gözü takıldı, oldukça büyük görünüyordu. arif bey de bakışlarını farketmiş olacak ki biraz utandı. o da gözlerini kaçırdı.
masasına geçti. bilgisayarını açtı, maillerini kontrol etti. reklam mailleri dolmuştu yine kutusuna. bir reklam dikkatini çekmişti: “doğal maddelerle fesleğenlerinizi büyütmek istemez misiniz?”.
iyi de fesleğenin büyüklüğünün ne önemi vardı ki, önemli olan işleviydi. okşayınca güzel kokması yeterliydi. zaten fesleğenini okşamayı çok seviyordu. bunların para tuzağı olduğunu düşünüp içinden küfür savurdu. saat dokuz olmuştu ve henüz işe başlamamıştı.
dokuz otuz. sekreter aysun kapıyı tıkladı. günlük incelenmesi gereken dosyaları getirmişti. hergün olduğu gibi bugün de oldukça çekici ve tahrik edici giyinmişti. bu kadın bir erkeği nasıl baştan çıkaracağını biliyordu. zaten o da baştan çıkmaya dünden hazırdı.
aysun hanım dosyaları masaya bırakırken abartılı bir şekilde masaya eğildi. dosyaları bıraktıktan sonra bakışlarını masanın altına doğru çevirdi. derken fesleğeni gördü. gözlerinin içi gülümsedi. saçlarını yana doğru attı. böyle yapınca çok seksi göründüğünün farkında olmalıydı.
elini fesleğene doğru uzattı. usulca okşamaya başladı. bir tutam yoldu ve ağzına götürdü. çiğnemeye başladı. bu kesinlikle dünyanın en güzel sahnesiydi. o ise sadece onu izliyordu.
aysun hanım fesleğeni okşamaya devam ederken heyecanla ne yapacağını bilemedi. bir şey yapmalıydı. birden masasındaki suyu alıp fesleğeni suladı.
saat dokuz otuzüçü gösteriyordu ve aysun hanım bu kadar erken beklemiyor olmalıydı ki yüzünü buruşturup odadan çıktı.
hemen mail kutusunu açtı ve diğer reklamları incelemeye karar verdi. fesleğenin ideal sulanmasını ayarlaması gerekiyordu.
-vismaior-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder