çakmayan çakmağa küfretti. kalkmayan penise de söverdi
zaten ezelden beri. biri bi sorumluluk aldıysa yapmalıydı. kendisi hariç tabi.
yataktan kalktı. evde çakmak arandı, bulamadı. ocakta yakarım diye düşündü.
sonra çakmak olmadan ocağı yakamayacağını anlayıp tam bi mal olduğunu
hatırladı. eskiden olsa elektrikli ufoyu yakar sigarasını ona tutardı. ama ufo
artık yoktu. tek çare dışarı çıkmaktı. kapıya
doğru yöneldiğinde altında boxer olduğunu unutmuştu. odaya döndü pantolonunu
giydi. tam çıkacakken, pantolon giymeye mecbur bırakılmasına kafası attı.
kapının yanına çıkarıverdi pantolonu. ayakkabılarını giydi ve çıktı. boxerla
sokakta oluşuna değil de mavi çizgili beyaz boxerıyla siyah ayakkabılarının uyumsuzluğuna
kafası takılmıştı. yanından geçen küçük bi çocuk ona güldü. ne var lan pezevenk
diye kızası geldi ama kızmadı, çocukları severdi. en azından samimi
yaratıklardı. gerçi doktorculuk ayağına birbirini elleyen sapıklar olarak da
görebilirdi onları ama o öyle
düşünmemeyi tercih ederdi. köşeyi döndü. karşı apartmanda oturan solgun benizli
kadınla burun buruna geldi. özür dileyerek devam etti. geriye dönüp baksa
kadının mıhlanmış gibi durup kendisine baktığını görecekti, dönmedi, zaten öyle olduğunu biliyordu. düşündüğünü
kendisine ispatlamaya kalkmazdı. ispat adamı yorar demişti geçen bi arkadaşına.
arkadaşı da ne demek istediğini anladığını ispatlamaya kalkışmıştı. canı
sıkıldı bunu hatırlayınca. caddeye çıkınca bi reklam panosu gözüne ilişti.
güzel bi kadını yalnızca güzel bi kadın olduğu için kullanmışlar yine diye
düşündü. önce onun pürüzsüz bacaklarına sonra kendi bacaklarına baktı. kıllı
bacakları reklam panosuna yakıştıramadı. ama o kadının bacaklarının arasına
yakışırlardı. bi motosikletlinin yanından geçmesiyle kendine geldi. yürümeye
devam etti. üzerindeki daha doğrusu altındaki bakışlar gittikçe artıyordu.
yanından hasbinallah çekerek geçen yaşlı adamı durdurup donunu indiresi geldi.
hayır gay değildi. ama kesin konuşmamak lazım bi gün olabilirdi. tekele girdi. bi çakmak aldı. basmalı mı
olsun taşlı mı üzerinde fazla düşünmedi nasıl olsa iki gün içerisinde
kaybedecekti. ya da hayırsız bi arkadaşı çakmak isteyecek sonra gayri ihtiyari
cebe indirecekti. böyle durumlarda geri istemeye çekinirdi. tekelin
ilerisindeki parka doğru yürüdü. bankın birine oturdu. sigarasını yaktı. ilk
nefes. ikinci. üçüncü. dördüncüyü ciğerlerinden ödünç alıp dışarı verirken onu
gördü. yanına doğru geliyordu. farketmemiş gibi yaparak beşinci nefesi çekti,
ciğerlerine borcunu ödemişti. derken dumanı geri verdi bi daha borçlanmıştı.
selam. selam. karşısına dikilmiş kadının gözlerine bakınca boxerlı olduğunu
hatırladı. bari sen yapma diye geçirdi içinden . napıyosun burda böyle. sigara
içiyorum evde çakmak yoktu da. gerilmişti. tüm mahalleye meydan okurken rahattı
ama hoşlandığı kadına meydan okumak o kadar kolay olmamıştı. sen napıyosun. eve
gidiyorum bugün işten biraz erken çıktım. iyi olmuş dinlenirsin dedi. içinden
otursana demek geçiyordu ama boxerı bunu demesine izin vermiyordu. neyse ben
kaçtım hadi, görüşürüz. rahatlamıştı. bi sigara daha yaktı. kadınsa şaşkındı
daha hiç sevişmeden boxerıyla görmüştü onu. sigarası bitince ayağa kalktı.
etrafına bakındı. ilgi çekici hiçbi şey yoktu. gökyüzüne kaldırdı bakışlarını.
masmavi gök ona hep ilginç gelirdi. güneş gözünü alınca ondan da vazgeçti. eve
dönecekti. köşeyi döndü. solgun benizli kadınla karşılaşmadı bu sefer. sokaktaysa
başka çocuklar vardı. güldüler yine. eve girince gülümsedi o da olanlara.
yerden pantolonunu aldı. bi an duraksadı. sonra pantolonu giydi. kendini bi bok
sanıyordu. odasının girişinde bastığı şeyin çakmak olduğunu görünce mal
olduğunu bir kez daha hatırladı. bi sigara yaktı. borçlu kalmak istemezdi hiç kimseye.
afisiz.