...
insanları uzaktan izlemenin verdiği keyifle ağzında sigarası, hiç sevmediği cafcaflı elit kesim sokaklarında yürüyordu. bol malzeme vardı bu insanlarda. zengin insanların derdi çok olduğunu düşünüp kendini avutuyordu. "ben onlardan daha mutluyumdur" diye geçiriyordu içinden ama daha cümle tamamlanmadan kafasındaki sorgu amiri küfrü basıyordu. kapitalizme sövmek kolaydı. o da kolay olanı yapıyordu.
zengin çocukların oynadığı çocuk parklarında oturup çocukları izliyordu. zengin de olsa çocuk çocuktu. çocukları izliyordu. o kadar çok arzu ediyordu ki onlardan biri olmayı! onlardan birini seçip kendini onun yerine koyarak hayaller kuruyordu. sabah güneş doğmadan hemen önceki serinlik ve kuş seslerinin sakinlik içindeki düetine benzetiyordu bu duyguyu.
hiç bir alakası yoktu bu iki duygunun arasında. ama ikisini de benzer şekilde seviyordu.
en çok oyuncaklarını diğer çocuklara kaptıran hiç sesini çıkaramadan kenardan diğer çocukları izleyen ezik çocuğa benzetiyordu kendini. kendine dair birşeyi olmadığı için hayatı sadece izlediği düşüncesinden olsa gerek.
...
"kırtlama çay" .